Sosyal medya bazen öyle bir illüzyon yaratır ki hakikatin üzeri şık bir filtreyle örtülür.
Bugünlerde Siirt’te yaşananlar da tam olarak böyle bir tabloyu andırıyor.
Video kesitleri, tören fotoğrafları, birkaç kilometre dökülen asfaltın havadan çekilmiş görüntüleri...
Her şey o kadar “güllük gülistanlık” görünüyor ki, bu şehri gerçekten bilen biri olarak ekrana bakınca neredeyse kendi aklımdan şüphe ediyorum.
Fakat sosyal medyanın pompaladığı bu iyimser tabloyla, sahadaki gerçek hayat arasında uçurum var. O uçurum, bir çocuğun ayakkabısına dolan tozda, bir kadının saatlerce su taşımasında, bir üreticinin traktör lastiğini parçalayan stabilize yolda gizli.
Siirt Valisi Kemal Kızılkaya'nın çabalarını burada tenzih ediyorum. Sayın Vali'nin vizyoner bakışı, çözüm üretme konusundaki samimiyeti ve ulaşılabilirliği bu kent için büyük bir kazanç. Sayın Vali'nin yeni kurduğu asfalt plentinin bileşenlerine bakıldığında, uzun vadede önemli işler yapılacağına dair umut da doğuyor.
Ancak herkesin şunu sorması gerekiyor: Sayın Vali göreve gelmeden önce bu kentte bu hizmetler neden yapılmadı? Neden bugüne kadar köylü hâlâ stabilize yolla, susuzlukla, çöple ve ulaşılamayan sağlık hizmetiyle mücadele etti?
Peki bu yıl yapılanlar başarıysa, önceki yılların başarısızlığının sorumlusu kim?
İl Özel İdaresi ve ilgili kurumlar, bu başarısızlığın neresindeler? Birkaç kilometrelik sıcak asfalt atıldığında, sanki kentin dört bir yanı ayağa kalkmış gibi lanse edilmesi vicdanlı olan herkesi rahatsız eder. Çünkü yüzlerce köy hâlâ yol hasretiyle yaşıyor. Garzan Ovası’ndaki çiftçi de, Şirvan’ın dağlarındaki yetiştirici de, Pervari’nin yaylasındaki arıcı da bu yolları sadece fotoğraflarda görüyor.
Bu mudur başarı?
Kurtalan Gözpınar’daki aile sağlığı merkezine gitmeye çalışan biri, önce çöplerle boğuşuyor. Siirt’in köyleri hâlâ düzenli ilaçlama hizmeti alamıyor. Onlarca yerleşim yeri hâlâ içilebilir, kesintisiz suya kavuşamamış durumda.
Bu kentin yöneticileri bu tabloya rağmen başarı hikâyeleri yazıyorsa, insan sormadan edemiyor: Hangi başarıdan bahsediyoruz?
Bu mudur başarı?
Bakın, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ve kütüphane binası örneği çok çarpıcı.
2021 yılında 31 milyon liraya ihale edilen bina için, kaba inşaatın büyük kısmı yapıldıktan sonra ihale feshediliyor. Aynı bina 2023’te yeniden ihaleye çıkarılıyor ve bu kez 202 milyon liraya mal ediliyor.
Aradaki uçuruma rağmen kimse hesap vermiyor, kimse çıkıp “biz nerede hata yaptık?” demiyor. Kamu kaynakları bu kadar hoyratça harcanırken, üzerine bir de başarı hikâyesi yazılıyorsa, o zaman gerçekten kelimeler kifayetsiz kalıyor.
Bu mudur başarı?
Okullarda yaşananlar ise tam bir sistem krizinin göstergesi. Projelere uygun yapılmayan yapılar, eksik denetimler, sonrasında ceza süreçleri…
Kimsenin sorumluluk üstlenmemesi, kurumların kendini sorgulamaması utanç verici. Sonra da birkaç yeni okul yapılınca başarı hanesine yazılıyor. Oysa önceki hataların bedelini öğrenciler, öğretmenler ve veliler ödüyor.
Bu mudur başarı?
Şirvan’ın eşsiz ters lalelerinin bulunduğu yaylaya her yıl binlerce ziyaretçi geliyor.
Ancak bu güzelliğe ulaşmaya çalışan araçlar, bozuk yollar nedeniyle yaylaya çıkamıyor. Turizmin potansiyelinden bahsediyoruz ama yol yok! Gelen turist yolun başında geri dönüyor ya da binbir zorlukla yaylaya çıkabiliyor.
Sosyal medyada doğa harikası olarak sunulan bu bölgeye ulaşım sağlanamıyorsa, ilgili kurumlar ne iş yapar?
Bu mudur başarı?
Kurtalan ilçesine bağlı Gözpınar, Avcılar, Akdem, Çakıllı, Bozhöyük ve Yoldurağı köyleri artık Siirt'ten koparak Batman'a bağlanmak istiyor.
Bunun nedeni yalnızca fiziki mesafe değil; yıllardır beklenen hizmetlerin gelmemesi, köylülerin “duyulmayan sesi” hâline gelmiş durumda.
İnsanlar kendilerine hizmet gelecek yerlere yöneliyor, bu bir tercih değil, bir çığlıktır.
Bu topraklarda yaşayan insan, eğer başka bir ile bağlanmak istiyorsa orada bir değil, birçok sorun var demektir.
Bu mudur başarı?
Ve işin en sembolik tarafı: Türkiye’nin en büyük böğürtlen bahçesi Siirt sınırlarında, Kurtalan’ın Yunuslar'ında.
Orada düzenlenen ve Tarım ve Orman Bakanı Sayın İbrahim Yumaklı'nın da katıldığı etkinliğe Batman ev sahipliği yapıyor, Siirtli yöneticiler sadece protokolde oturuyor.
Toprak senin, üretim senin, emek senin ama vitrin başkasının. Siirt burada adeta misafir. Bu manzara bile özetliyor meseleyi.
Bu mudur başarı?
Evet, Sayın Vali Kemal Kızılkaya’nın kente dair samimi bir çaba içinde olduğu açıkça görülüyor.
Fakat bu çabanın, yıllardır sahada görünmeyen kurumlar tarafından sahipleniliyor gibi gösterilmesi kabul edilemez. Ortaya konan irade valinindir, emek valinindir; ama geçmişte hiçbir varlık göstermeyen yapıların şimdi bu çabanın gölgesine sığınıp kendini başarılı gibi sunması hem adaletsiz hem de yanıltıcıdır.
Bugün atılan her adımı kendi hanesine yazmaya çalışan bu kurumlar, yıllardır süren eksikliklerin, gecikmiş hizmetlerin hesabını vermeden başarı söylemi üretemez.
Sayın Vali de sosyal medyadaki güzellemelerin, sahadaki bütün gerçekliği yansıtmadığını biliyor. Bu yüzden yüzeysel alkışların peşinde koşmak yerine, günlük hayatın zorluklarını görmek ve çözmek için sahada olmayı tercih ediyor.
Ferasetli halkımız da neyin nereden geldiğini, kimden gelmediğini çok iyi biliyor. Kurumsal unutkanlığa sığınmak, toplumsal hafızayı hafife almak olur. Ve bu halk, unutmaz.
Çünkü bu kent, artık soruyor:
Bu mudur başarı?
Yoksa başarısızlığın üzerini örtmek için bir gösteri mi izliyoruz?