Ya bu memleketin sorunlarını el birliğiyle çözeceğiz ve hep birlikte mutlu olacağız ya da büyük bir köyde yaşadığımız gerçeği karşısında susup oturacağız.

Ya bu memleketin sorunlarını çözeceğiz ve hep birlikte mutlu olacağız ya da büyük bir köyde yaşadığımız gerçeği karşısında susup oturacağız. Bu düşünceyle vatandaşın dilekçe formatında, muhatabına özel ama herkese açık bu mektubu bu kez Belediye Başkan Vekilliği sıfatıyla Vali Kemal Kızılkaya'ya sunuyoruz.

Ve biliyoruz ki makamlar gelip geçicidir. Bunu herkes bilir. İnsanların geldiği makamlarla büyüyüp yücelmesiyle değil; makamların gelen insanlarla büyüyüp yüceldiği bir toplum daha mutlu olur. Sayın Kızılkaya'nın bu bilinçte olduğuna yürekten inanıyoruz.

İşte başlıyoruz;

Sayın Başkan;

Devlet, çatısı altında yaşayan herkesi kucaklayan yüce bir yapıdır. Devletin görevlendirmesiyle iş başına gelmiş Belediye Başkanı da bu anlayışla hareket etmelidir. Kim hangi partiye, düşünceye ve ideolojiye inanıyorsa -bölücülük yapmadığı sürece- ötekileştirilmemelidir. Bizim zenginliğimiz farklılığımızdır. Biz tüm etnik değerlerimizle gökyüzünde Ay'ın etrafındaki kıyamete kadar sönmeyecek yıldızlar gibiyiz. Çevremizi ve dünyamızı bu parlak ışıkla aydınlatıyoruz. Ayırt etmeden tüm kesimleri kucaklayın.

Sayın Başkan,

Bu memleket hizmete aç ve susuzdur. Sorunları tespit etmek istiyorsanız önce şehrin röntgenini çekin, halkın beklentilerini iyi analiz edin. Çünkü bizim geçmişten gelen, yaptığımız işten bir müddet sonra vazgeçme gibi kötü bir alışkanlığımız var. Bu yanlışlar şehri boğdu. Bilinçsiz harcamaları artırdı, enerjimizi yanlış alanlara aktardık. Yanlışa düşmeme adına istişare kültürü sonuna kadar kullanılmalı. Belediye bünyesinde akılcı bir proje ve etüt birimi oluşturulmalı, elde tasarı dosyalarıyla Ankara'nın kapısı bıktırana kadar aşındırılmalıdır. Çünkü ağlamayan bebeğe mama vermezler. Bunu siz de biliyorsunuz.

Kentselden spor atölyelerine, kadın ve genç kızları atölyelerde üretime teşvik edecek, tefecilikten sokakta çalışan çocuğa kadar her yarayı sorun edecek bir yönetici görmek istiyoruz.

Sayın Belediye Başkanı, Siirt'in genç bir nüfusu, dolayısıyla dinamik bir enerjisi vardır. Bu enerji hiç işlenmemiş verimli toprağa benzer, ne verirseniz onu alırsınız. Artık 1980'lı yıllarda değiliz. Bu nesil halkla küskün ve kırgın olmayı, hele hele kurumlar arasında abartılı harcamayı, günü kurtaran vizyonsuz idarecileri, devletin parasıyla kendilerine şatafatlı makam odaları yapan yöneticileri hoş karşılamaz. Halk, Valisinden Başkanına, Milletvekilinden parti başkanına ve hatta tüm kurumlarıyla birlikte bir sinerji oluşturmanızı bekliyor.

Çünkü sinerjiyi, görevdeşliği bilen bir nesil var sokaklarda.

Sayın Başkan, biz İkinci Dünya Savaşına girmedik. Ama 2023 şubat ayında Türkiye, tarihinin en büyük yıkımıyla uyandı. Yıkılan binalar, enkaz altında ölen insanlar ve gözyaşı döken milyonlar. Deprem gerçeği hayatımızın bir parçası. Bu gerçek karşısında kafamızı kuma gömemeyiz. İşte bu nedenle diyoruz ki "Şehir Cinayetlerinin" önlenmesi belediyelerde imar denetimleri ile başlamalı. Biz bunun bir an önce hayata geçirilmesini istiyoruz. Ağır ve aksak giden Kentsel Dönüşümün de hızlandırılması, hatta şehrin üçte ikisi bu kapsama dahil edilmelidir.

Sayın Başkan, bu memleket yoksul bir kenttir. Siirtliler, Belediyeye Beytülmal, Belediye Başkanına da Şehr-emini gözüyle bakıyor. Yani başkan toplumun vicdanıdır. Belediye kasasında tüyü bitmemiş yetimin, düşkünün, yaşlının ve hastanın hakkı olduğu gerçeği unutulmamalıdır. Yanlışlara düşmeme adına tüm harcamalar kamuya açık şeffaf olmalıdır. Kişisel çıkar, menfaat gibi beklenti içinde olanlara fırsat vermeyeceğinize inanıyoruz. Bu şehrin medeniyetle eşdeğer olan bir Medine'ye; yani medeniyet toplumuna bir an önce dönüşmesi bizim de en doğal hakkımız değil mi?

Sayın Başkan, belediyeler şehrin dinamosu, başkanlar da kalkınmanın ana aktörleridir. Görevlendirmeyle Valilik ve Özel İdareden belediyeye yapılan atamalar tutmadı. Zaten gelenlerin varlığı belediyeye fikren de fiziken de yük oldu. Bir belediye başkanın etrafında şehircilikten anlayan mimar ve mühendisler olmalı. Doğru yönlendirecek liyakatli danışmanlar, çağın bilgileriyle donanmış kafa yoracak vizyoner isimler olursa hiçbir bir sorun kalmaz.

Sonuç olarak, belediye başkanı, yönetici düzeyinde herkesten sorumlu olma erdemini kendinde görmeli, bu hassasiyetle şehre bakmalıdır. Hizmet ederken önce vicdanının sesini dinlemeli, hizmete de sadece yol-su-kaldırım gibi angarya mantığıyla yaklaşmamalı, şehrin gençlerine aş ve iş sağlamalı, insanların kalbine girmeli, gönüllerine dokunmalıdır.

Yine başa dönecek olursak; ya bu memleketin sorunlarını el birliğiyle çözeceğiz ve hep birlikte mutlu olacağız ya da büyük bir köyde yaşadığımız gerçeği karşısında susup oturacağız.